Önce kısa bir yakın tarih bilgisi; geçtiğimiz yılın sonlarına doğru VW’in ABD’nin çok sıkı emisyon normlarını aşabilmek adına bir aldatma yazılımı kullandığı ortaya çıktı. Aracın teste girdiğini ESP ve direksiyon açı sensörü gibi organlar yardımıyla anlayan yazılım, motor kontrol sistemini farklı bir şekilde çalıştırarak azot-oksit değerlerini düşürüyordu. Bu sırada motorun gücü düşüyor, daha önemlisi de tork üretim bandı kullanışsız bir hale geliyordu. Yola çıkıldığındaysa kontrol ünitesi normal ayarına geri dönüyor ve yüksek çekiş gücü sunan başarılı bir motor ortaya çıkıyordu. Sonuçta VW uzun bir süre herkesi hem temiz, hem tutumlu, hem de keyifli dizel motorlar üretmeyi başardığına inandırdı.
Sonuçta yakalandılar, şu sıralar milyar dolarlık cezalarla sonuçlanacak bir soruşturma altındalar ve muhtemelen ABD kapıları dizellere sonuna kadar kapandı. Fakat nasıl ki dünyanın öbür ucunda kanat çırpan bir kelebek burada fırtınaya neden oluyorsa VW’nin ABD skandalı Avrupa’da da etki yaratır. Bugün bu etkileri görüyoruz.
Öncelikle Fransa’nın çevre koruma organizasyonu, Fransız otomobil üreticilerinin ürünleri üzerinde testlere başladı. Bu testlerde Renult’nun 3 modelinin emisyon değerleri izin verilen seviyenin üzerinde çıktı. Bunlardan Espace ve bilinmeyen bir model o kadar da önemli sorun oluşturmuyor çünkü test edilen versiyonlar Euro5 motorluydu. Fakat Captur’un ve Euro6 uyumlu motorunun emisyon değerinin yüksek çıkması Renault için büyük bir sorun anlamına geliyor. Renault yaptığı açıklamada ofislerinin denetlendiğini doğruladı ve çevrenin korunması için tüm imkanlarını seferber edeceğini ve otoritelerle tam işbirliği içinde olacağını açıkladı. Aslında bu testlerde Peugeot ve Citroen modelleriyle ilgili bir sorun çıkmadı ama tek başına Captur’daki sorun bile 3 üreticinin hisselerinin yüzde 20 değer kaybetmesine yetti. Renault, Captur’da ya da başka bir ürününde test aldatmaya yönelik bir cihaz bulunmadığını, muhtemelen emisyon sistemindeki bir arızanın bu tür bir sonuca yol açmış olabileceğini açıkladı. Yani kısa süre sonra büyük bir Captur geri çağırması bekleyebiliriz.
Organizasyon daha sonra araştırmasını genişletti ve sonuçta farklı üreticilerden 100 modelin teste tabii tutuacağını açıkladı. Bunlardan Peugeot 208. BMW 3 Serisi ve bilinmeyen bir Toyota modeli temiz çıktı. Mercedes S350d ise o kadar şanslı olamadı. Emisyon testi sonrasında azot-oksit değerleri dengesiz çıktı. Yani test edilen araç dengeli ve sağlıklı çalışan bir emisyon kontrol sistemine sahip değildi. Ford’un S-Max’i ise izin verilenin 5 katı azot-oksit değeri verdi. Ford konuyla ilgili Renault’ya benzer şekilde araçlarında aldatıcı yazılım ya da cihaz kullanmadığını ve otoritelerle tam uyum içinde çalışacağını açkladı.
Sonuç olarak dizelin ömrü bitiyor. Bu testler daha da sıkılaşacak, temiz dizel motor üretmek daha da pahalanacak ve sonuçta bize iki katı bulan fiyat farkına rağmen hala dizel motor satın almak ister misiniz diye soracaklar. Muhtemelen Türkiye’de biz hala istiyoruz diyeceğiz ama Avrupa’da talebin hızlı bir düşüşe geçeceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.