Ford Focus, yani kompakt sınıfın yol tutuş mucizesi 4. nesliyle aramızda. İlk nesil control blade arka aksıyla kompakt sınıfı çok kollu bağlantılarla tanıştırmıştı. Focus’a kadar Japonlar tarafından kullanılan çift kollu bağlantılar sınıfın en karmaşık süspansiyon sistemiydi ama bu tarihe karıştı. Ford, bu yolla rekabette bir adım öne çıkmayı amaçladı, yol tutuş konusunda hep zirvede oldu ama dürüst olmak gerekirse sınıfın gerçek zirvesini de hiç yerleşemedi. Yeni nesil tasarım anlamında olmasa da teknik anlamda önemli farklılıklarla birlikte geldi. Üstelik bu farklılıkların bir kısmı sürüş keyfi ve yol tutuş becerisini etkileyebilecek potansiyele sahip. Hal böyle olunca da Focus ilginç bir inceleme konusu haline dönüştü. O zaman boş lafları bırakıp yeni nesil Focus’un neler sunabildiğine bir bakalım.
1- Nedir?
Ford’un kompakt sınıftaki temsilcisinin 4. nesli. Sedan karoserle boyu 4,65 metreye ve aks mesafesi de 2,7 metreye ulaşmış. Yeni nesil C2 adlı yen bir altyapı üzerinde yükseliyor ve bu altyapı sayesinde Focus 88 kg’a varan ağırlık tasarrufu sağlamış. Sedana alternatif olarak hatchback ve station wagon karoserler de bulunuyor.
2- Kokpit nasıl?
Kokpit sanki Fiesta’dan alınıp ölçeklendirilmiş gibi görünüyor. Malzeme kalitesi ya da ergonomi anlamında ciddi bir sorunu yok. Havalandırma kumandalarının etrafından biraz daha iyi bir plastik kullanılabilirmiş belki. Baz donanım 4,2 inçlik bir müzik sistemi ekranıyla geliyor ama bizim kullandığımız araç, tahmin edersiniz ki, Titanium isimli üst donanım seviyesine sahipti. Tabii bu donanım seviyesiyle de artık olmazsa olmazımız 8 inçlik büyük multimedya ekranı geliyor. Ford’un Sync isimli başarılı arayüzüne sahip ekran, başarılı çözünürlük, rahat menüler ve kaliteli grafikleriyle oldukça başarılı. Dahası geri görüş kamerasının çözünürüğü de benzerlerinden çok daha iyi. Kokpit saklama alanları konusunda genel olarak cömert. Orta konsolda vites seçim düğmesinin önündeki geniş saklama alanı hem USB portuna hem de kablosuz şarj alanına evsahipliği yapıyor. İki tane geniş bardaklık, bir kartlık ve bir tane de açık göz bu bölümün diğer saklama alanları. Kol dayanağının altında da genişçe bir saklama alanı yer alıyor. Burada aracın ikinci USB portu da bulunuyor ve kapağın altında kablo yuvaları da unutulmamış. Kapı içi cepleri kullanışsız ama yine de bir kaç eşyanızı alabilir. Bu gözlerin tamamının zemini yumuşak malzemelerle kaplanmış ki koyduğunuz eşyalar ses çıkartmasın. Gösterge tablosu da Fiesta’da kullanılanın aynısı, iş görme açısından yüksek kabiliyetli ama belki kokpitin geri kalanı gibi biraz tutkusuz.
3- Ark koltukları nasıl?
2,7 metrelik aks mesafesi ile Focus artık bu sınıfın en irileri arasına katıldı. Bu değerin en çok arka koltuk diz mesafesinde hissedilmesi beklenirdi ama durum tam olarak öyle değil. Diz mesafesi yönünden ibre sınıf ortalamasını ancak gösteriyor ki sınıfı kompakt sedanlarla daraltırsak ortalamanın biraz altı bile olabilir. Baş mesafesi açısındansa farklı bir durum var. Focus Sedan ön kısmı açılabilen ve tüm tavanını kaplayan bir cam tavanla satın alınabiliyor. Bu donanımla birlikte arka koltuk baş mesafesi de bir hayli daralıyor. Yani cam tavanın ferahlığıyla baş mesafesi arasında seçim yapmanız gerekebilir. Orta kısımda oturacaklar için haberler iyi; şaft tüneli nispeten alçak ve geniş. Böylece ayakları üzerinde tutmak mümkün, en azından kısa yolculuklarda. Minderin ve sırtlığın sertliği de koltuğun diğer bölümleriyle aynı. Çünkü Focus’un arka koltuklarında kol dayanağı sunulmuyor, tıpkı havalandırma çıkışları, USB portu ya da benzer donanımlar gibi.
4- Bagajı nasıl?
Büyük bir ilerleme var derdik ama selefinin 421 litrelik bagajından ilerlemek o kadar da zor değil. Aslında geniş açılan kapak bile tek başına selefini unutturabilir. Ama bununla yetinmiyor: Yeni nesil Focus Sedan’ın bagaj hacmi 511 litre ile artık sınıf gereklerini yerine getirebiliyor. Hatta daha iyisini de yapabiliyor; neredeyse tamamen düz bagaj duvarları ve eşikle zemin arasındaki yüksekliğin azlığı gibi özellikleriyle sınıfının en iddialılarından biri haline geliyor. Bagajı genişletmek isterseniz, koltukları yatırmak için gereken kilit düğmeleri sırtlıkta konumlu. Ama sırtlıkları yatırdığınızda basamaksız ve düze çok yakın bir yükleme alanı elde edebiliyorsunuz. Tabii buradaki alanın kullanışlılığı bir sedanın kullanışlılığı ne kadar olabilirse o kadarla sınırlı.
5- Motor/şanzıman nasıl?
Baz olarak yeni bir motor sunuluyor. 1,5 litrelik hacme ve atmosferik beslemeye sahip bu benzinli motor, yerini aldığı 1,6 litrelik motordan çok farklı olmasa gerek. Ti-VCT olarak anılan motor standart olarak 6 vitesli manuel şanzımanla sunulurken isteğe bağlı olarak 6 vitesli ve tork konvertörlü bir otomatik şanzımanı da tercih edebiliyorsunuz. Test aracımızda ise diğer motor seçeneği mevcut: 1,5 litrelik EcoBlue dizel motor. Bu motoru otomatik şanzımanla tercih edecekseniz, 6 vitesli ve çift kavramalı Powershift yerine artık 8 vitesli ve tork konvertörlü bir şanzıman satın alıyorsunuz. 1,5 litrelik dizel motorla ilgili yeni bir bilgi yok: Hala sınıfının en iyi çekiş hissine sahip, esnek ve çalışma karakteri de oldukça uysal. Asıl yenilik olan otomatik şanzıman 8 oranı gerçekçi ayarlanmış bir üretim. Bu sayede hem ara hızlanmalar için fazladan çaba harcamıyor hem de tüketim için iyi haberler verebiliyor. Geçişleri hızlı, seçimleri başarılı. Bu ikilinin tüketimi 100 km’de 6 litre civarında ki çekiş hissine göre bu başarılı bile sayılabilir.
6- Sürüşü nasıl?
Gelelim asıl konuya. C2 altyapıyla birlikte Focus da değişken arka aks kurulumuna geçiş yaptı. Bunun anlamı, düşük güçlü motorlarda çok kollu bağlantı yerine torsiyon çubuğu kullanıldığı. Düşük güçlü motor tabiri ülkemizde satılmayan 1,5 litrelik EcoBoost motorun altını gösteriyor. Yani bizde satılan ve SW karosere sahip olmayan tüm Focuslar torsiyon çubuklu arka aksla geliyor. Ford bu arka aksta yeni helezonlar kullanmış ve tabii bir sürü elektronik yardımcı da şasi mühendisliğine eklenmiş. Bu tekniklerin yola yansıması iki açılı bakış gerektiriyor. Önceliği Focus’un şanının kaynağı olan yol tutuşa verirsek haberler çok iyi. Daha sert ayarlı süspansiyon sistemi sayesinde Focus 3. nesle göre daha az gövde hareketine sahip, burnuna çok sadık ve limitleri de çok yüksek bir otomobil. Torkla yönlendirme bir önceki nesilde olduğu gibi standart olarak sunuluyor ve sürüşe etkisi de bir hayli büyük. C2 altyapı yeni bir direksiyon sistemiyle birlikte geliyor. Sistem hızlı, keskin ve yeterince de soğukkanlı. Yönlendirme hassasiyeti yüksek ve yine elektronik olarak iyi beslenmiş. direksiyon tork çekmesini kendi düzeltebiliyor. Sonuçta Focus hem limitlerini çok iyi kullanan hem de bu tür bir araçtan beklenmeyecek derecede kullanıcı dostu bir araç. Düzeltmeler, kaçınma manevraları ve benzerleri çok büyük kolaylıkla tamamlanabiliyor. madalyonun öbür tarafıysa bu kadar hembe bir tablo değil. Öncelikle Focus kesinlikle konforlu bir araç. Fakat eskiden olduğu kadar seçkin bir sürüşe de sahip değil. Zemin bozuklukları bir şekilde hissediliyor, kimi zaman da arka aksın vuruntusu can sıkıyor. Focus sinirli bir otomobil değil ama neredeyse hiç bir zemin üzerinde de tamamen süzülme hissi üretemiyor. Gürültü konusunda da çentikler var: Lastik yuvarlanma gürültüsüne soğuk çalıştırmalarda dizel motor gürültüsü de eşlik edebiliyor. Rüzgar sesleriyse neredeyse tamamen yok edilmiş.
7- Fiyatı nasıl?
Gerçekçi bir rekabet için henüz hazır değil. Zira düşük kurdan pazara girmiş rakipler daha saldırgan profiller çizebiliyor ama Focus’un eski neslinin de hala satışta olduğu düşünülünce rekabet gücünün azlığı anlaşılabiliyor. Donanım konusundaysa sınıf gerekleri yerine getiriliyor. Baz donanım olan Trend X’te 6 havayastığı, sis lambaları, arka park sensörleri ve 16 inçlik alaşım jantlar standart olarak sunulurken Titanium donanım seviyesinde bunlara anahtarsız giriş sistemi, çift bölgeli klima, ön park sensörleri ve geri görüş kamerası gibi donanımlar ekleniyor. 7800 TL’lik ek ödemeyle Focus’un adaptif hız sabitleme sistemi (otomatik şanzımanla dur-kalk yardımcılı) ve aktif şerit takip sistemi (şeritleri takip etmek yerine aracı şeridin ortasında tutuyor) gibi sistemleri de içeren bir paketle donatmak mümkün ki bu haliyle araç ikinci sınıf bir otonom sürüşe hazır oluyor. Bu paketin içeriğinde bir dizi güvenlik sistemi de var ama muhtemelen çoğu tüketici tercihini 9 biner TL’lik Stil Paketi ve cam tavan opsiyonlarından yana kullanacaktır.
8- Sonuç
Ford kompakt sınıfta eksiklerini gidermek ve liderliğe oynamak için çok uğraşmış. Bunların bir kısmını sayamadık bile: Örneğin biraz küçük hissettiren dış dikiz aynaları, aracın tek camı açıldığında oluşacak türbülans sesini azaltacak şekilde tasarlanmış. Ya da yeni ısıtma ve soğutma sistemleri sayesinde performans da yükselmiş. Bütün bunlarla Focus kullanıcısının yanında yer alan bir otomobil haline gelmiş. Ne yazık ki yepyeni bir modelden beklenen çekim gücüne sahip değil. Bu belki biraz kişisel bir saptama ama Focus’un albenisi eksik ve neredeyse her Ford modeli gibi eleştiri sevenlere bir sürü hediye bırakılmış. Bunun dışında sürüşüyle hala zirvenin sahibi ve sedan karoser de sınıfın gereklerini yerine getirmek konusunda çok daha başarılı.