Suzuki 15 binin üzerinde çalışanı ve 7 fabrikası olan bir dev. Karanın yanında deniz taşımacılığındaki ünü de çok büyük. Bütün bunları başaran firmanın küçük bir arazi aracıyla övünmesi ilginç gelebilir. Fakat Jimny, 3,7 metrelik boyuyla markanın en güçlü temsilcilerinden biri. Çünkü o aslında tarihin tozlu sayfalarında kaybolması gereken ama varolmayı başaran bir araç. O kadar ki etrafı yerden yükseltilmiş hatchbacklerin sardığı günümüzde bile yeni nesline, üstelik de 3 kapısı ve bagaj kapağındaki yedek lastiğiyle kavuşmayı başardı.
Detaylara geçmeden önce son haberi paylaşalım: Suzuki Jimny Türkiye’de satışa sunuldu. İlk etapta sadece 1,5 litrelik motor, otomatik şanzıman ve 4 tekerlekten çekişle satışına başlanan araçta tek donanım seçimi karoser boyasını tek ya da çift renkli olarak satın alma kararından ibaret. Tek renkli versiyon 151 bin TL, çift renkli versiyonsa 152.500 TL’lik etikete sahip. Fiyatlar biraz yüksek gibi görünse de Jimny’nin donanımı zengin sayılır: 6 havayastığı, trafik işareti tanımlama sistemi, şerit takip uyarısı, otomatik klima, LED farlar ve sınırlı kaydırmalı diferansiyel kilidi standart olarak sunuluyor. Bu kadar cömert güvenlik donanımına karşın Jimny’nin EuroNCAP’ten sadece 3 yıldız alması biraz rahatsız edici.
Modelin tasarımında yapılan değişimlerin bir kısmı sürüşü de etkileyecek türden. Zira artık dik duran bir dikdörtgen yerine kareye daha yakın tasarım, daha fazla genişlikle geliyor. Otomobilin boyu 3,64 cm ile (bagaj kapağında asılı duran yedek lastiğe kadar) 3,69 metrelik selefinden biraz daha kısa. Buna karşılık 1,65 metrelik genişliği selefinden 5 cm daha fazla. Böylece yoldaki dengesi açısından Jimny’nin çağ atlamasa da belirgin şekilde gelişmesi mümkün olabilir. Suzuki kimi konularda sabit kalmayı tercih etmiş, örneğin önde ve arkada 3 kollu sabit aks ve merdiven şasi varlığını sürdürüyor. Suzuki için kolay olan diğer modellerinde kullandığı monokok gövdeye geçmek olurdu. Fakat mevcut neslin kullanıcılarıyla yapılan görüşmeler, arazi kabiliyetinin yol kabiliyetinden çok daha önemli olduğunu ortaya çıkartınca bu yolda devam etmeye karar verilmiş. Yine bu karar çerçevesinde 1,3 litrelik motorun yerini alacak olan 1,5 litrelik motor (100 HP güç ve 130 Nm tork) gücünü normal hallerde arka aksa aktarıyor. Mekanik 4 tekerlekten çekiş sistemi, doğrudan transfer kutusuna bağlı seçim kolu üzerinden devreye alındığındaysa güç iki aks arasında paylaştırılmaya başlanıyor. Bunların tamamının eski kafalı olması Jimny’nin modern dünyadan kopuk olduğu anlamına gelmiyor. Ağır bir mekanik diferansiyel kilidi yerine elektronik sınırlı kaydırmalı diferansiyel kilidi Jimny’nin boşa dönen tekerleğini fren vasıtasıyla durdurup gücün tutunan lastiklere aktarılmasını sağlıyor. Son olarak Jimny ikisi de arazi takviyesine (arazi kullanımında aktarma oranın düşürerek daha düşük hızlarda daha yüksek tork kullanılmasını sağlayan Low modu) sahip 5 vitesli manuel ya da 4 vitesli otomatik şanzımanlarla üretilecek.
Yeni nesil Jimny’nin en modern dokunuşları kokpitinde görülüyor. İç mekanda modern bir hava estiren ve hatta fotoğraflarda kaliteli bile görünen bir hava hakim. Fakat bu konuda çok hevesli olmamak gerekli çünkü Jimny gibi bir aracın yumuşak plastiklerle işi olmaz, bunun yerine çizilmeye ve güneşe daha dayanıklı, kolayca temizlenebilen malzemeler çok daha değerli. Yine de büyük dokunmatik ekran ki yerleşimi piyasadaki benzerlerinden çok daha iyi, zor koşullarda bile rahatça kullanılabilecek iri düğmeler ve USB portu gibi güncel beklentiler de cevapsız kalmamış.