Mazda’yı anlamak için gerçekten uğraşmak gerekiyor. O diğerleri gibi karakterini gözler önüne sermek yerine sizin keşfetmeniz için saklı tutuyor. Bir otomobil üreticisi için garip bir seçim değil mi? Kalıplara girmemek, trendleri takip etmemek ve kendi yaptığının en iyisi olduğunu inatla tekrar etmek biraz obsesif ve belki de kibirli bir karakterin işareti gibi. Mazda’nın bu seçimi ülkemizde pek içaçıcı sonuçlar doğurmuyor. Hacim bazlı vergi sistemimize karşı en iyi ürünleri olan CX5 ve Mazda6’da sunulan en küçük motor 2,0 litrelik benzinli. Dizel seçenekleri bunun da üzerinde 2,2 litre. Sonuçta ortaya o kadar yüksek etiket fiyatları çıkıyor ki Mazda satın almak için gerçekten büyüsüne kapılmış olmanız gerekiyor.
Mazda3’se bu büyüye ihtiyaç duymayan, rakiplerle benzer satış fiyatına sahip bir model olarak pazara çıktı. Sedan karoser, 1,5 litrelik benzinli motor, manuel şanzıman ve Soul isimli baz donanım seviyesiyle fiyatı 55.500 TL olarak belirlenmiş. Bu seviye rakiplerin 2014 fiyat listeleriyle benzer. Hatchback karoserde Soul isimli baz donanım sunulmuyor ve sonuç olarak başlangıç fiyatı da 60.600 TL olarak belirlenmiş. Her iki karoser türü de şimdilik sadece 1,5 litrelik benzinli motorla satılıyor. Ama isteyenler sedanı da hatchbacki de 6 vitesli manuel şanzıman yerine 6 vitesli otomatik şanzımanla donatabiliyor. Peki Mazda3’ten ne beklemelisiniz?
Öncelikle kabindeki malzeme kalitesi şaşırtacak kadar yüksek. Bel altındaki sert plastik bile iyi saklanmış. BMW’nin iDrive’nı fazlaca andıran ve en az onun kadar kullanışlı merkezi kontrol sistemi sayesinde düğme sayısı az tutulmuş kokpit çok gösterişli değil ama şık görünüyor. Üst donanım seviyelerinde, Peugeot modellerinde kullanılan ek parçalı head-up display, otomatik fren yapabilen şehir içi güvenlik sistemi, adaptif hız sabitleyici ya da kör açı algılama yardımcısı gibi aktif güvenlik sistemleri donanıma dahil oluyor.
Otomobilin sürüşü Ford Focus’u andırırcasına kaliteli. Konfor konusunda becerikli ve yol tutuş konusunda da açık vermiyor. Direksiyonu geri bildirim konusunda Focus’tan bile başarılı olabiliyor. Buna karşılık selefinden hissedilir derecede az olsa da hala Avrupalı rakiplerden daha fazla lastik ve yol gürültüsünü iç mekana alıyor. Son olarak 1,5 litrelik benzinli motor otomatik şanzımanla yüksek uyum gösterip turbo beslemeli motorları aratmayacak kadar canlı hissettiriyor. Özellikle orta devirlerde hem güçlü çekiş hem de keyifli sesle birlikte Mazda’nın turboya ihtiyacımız yok söylemini kanıtlar nitelikte.