Bentley ya da Maybach kendini Rolls-Royce rakibi olarak görüyor olabilir. Gelin görün ki Rolls-Royce kendini onların rakibi olarak görmüyor. Hatta Britanyalı üretici kendisine karada ilerleyen bir rakip bile görmüyor, belki küçük iş jetleri, ama o da belki. Alçak gönüllülüğün kitabını yazmış bir üreticinin yeni modeli de tabii ki sıradışı olmak zorunda.

İlginç bir şekilde yeni nesil, yani 8. nesil Phantom için hazırlanan basın bülteni, atarlı bir ergenin hazırladığı Facebook sayfası gibi, devamlı olarak birilerine gönderme var. Örneğin yeni Phantom’un alüminyum uzay şasisi üzerinde yükseldiği ve bu yeni geliştirilen yapının (Architecture of Luxury) gelecek tüm Rolls-Royce modelleri için kullanılacağı açıklanırken, “Rolls-Royce’un lüks geçinen diğer markalar gibi monokok kullanımına asla geçmeyeceği ve Rolls-Royce modellerinin kendine özgü altyapıda yükselip hacim modellerinden alınan altyapılara güvenemeyeceği” de eklenmiş. Lafın özü Audi A8’i allayıp pullayıp elden geçilince lüks bir Bentley elde edemezmişiz. Ya da S Serisi’nin 25 yerine Maybach yazsan da S Serisi yine S Serisi olurmuş.

Yeni mimari sayesinde Phantom’un ağırlığı azalırken burulma direnci yüzde 30 civarında yükselmiş. Bu da bizi basın bülteninin bir diğer ilginç özelliğine getiriyor. Daha lüks donanımın l’si anılmamışken Phantom’un sürüş kalitesine giriş yapıyoruz. Anlaşılan o ki yeni nesil selefinin ağır abi rolünü biraz daha dinamik bir karakterle sürdürecek. Arka aksın aktif yönlendirmesi, önde çift kollu arkada 5 kollu süspansiyon sisteminin yanal kuvvetlere karşı çok güçlü olması gibi tüm özellikler bunu gösteriyor. Ayrıca Magic Carpet Ride sistemi de her bir saniyede milyonlarca işlem yapabilen havalı süspansiyon sistemiyle alçak uçuş yapabilen bir otomobil hissi yaratma iddiasında. Bunun için ön camda yerleşik bir çift kamera yol yüzeyini tarayıp, 100 km/s hıza kadar reaktif değil provakatif ayarlamalar yapmaya imkan tanıyor.

Phantom geliştirilirken mühendisler doğal olarak sessizliğe takıntılı bir yaklaşım göstermiş. 130 kg izolasyon malzemesi ve 6 mm’lik çift katlı camlar kullanılmış olması “Dünyanın en sessiz otomobili” iddiasının gerçekçi olabileceğini gösteriyor. Fakat tam olarak öyle değil, bunun yanında daha bir sürü farklı malzeme akustik mükemmellik için kullanılmış. Sonuçta Phantom 100 km/s hızla ilerlerken pek de gürültülü bir araç olmayan selefinden yüzde 10 daha sessiz. Hatta gencimizin günlüğüne düştüğü nota bakarsak mühendisler ses seviyesini o kadar düşük bulmuş ki ölçüm aletlerini tekrar kalibre etmek zorunda kalmışlar. İkinci testte aletlerde bir hata olmadığı Phantom’un sağır edici bir sessizliğe sahip olduğu ortaya çıkmış.

Yapısal olarak sessizliğe bu kadar hazır bir aracın kalbine gürültülü ve titreşimli bir dizel yerleştirmek ilginç olurdu. Fakat Rolls-Royce ilginçlik peşinde değil. Eskiden olduğu gibi yine 6,75 litrelik bir V12 Phantom için atanmış. Motor tamamen yeni, bir çift turbo beslemeyle atmosferik beslemeli selefinden çok daha alçak tonda ama çok daha yüksek irtifada yol alıyor. Henüz 1700 d/d’da elde edilen 900 Nm tork gerçekten etkileyici. 563 HP güçse bunun kaymağı gibi. Navigasyondan yolun eğimini öğrenebilen ve vites seçimlerini buna göre yapan (aynı sistem Mini modellerinde de var, yani abartmaya gerek yok) 8 vitesli ZF şanzıman, motor gücünün arka aksa aktarılmasından sorumlu.

 

Otomobilin LAZER destekli farlarının menzili 600 metre, elmas kesimli jantlarının çapıysa 22 inç. Anlayacağınız Phantom’la ilgili tüm rakamlar eskiden olduğu gibi yine abartılı. Buna doğal olarak fiyat seviyesi de dahil ama Rolls-Royce’dan otomobil satın alırken fiyatını sormanın alemi de yok.