ÖTV yani Özel Tüketim Vergisi, 1999’da yaşanan depremin yaralarını telafi etmek adına geçici olarak getirilen bir vergiydi. Ne yazık ki kolay ergi toplama yöntemi olarak görüldüğü için aradan geçen onlarca yılda hiçbir hükumet bu vergiden vazgeçemedi. Bugünse ÖTV özellikle otomotiv ürünleri üzerinde büyük bir yük olarak baş rolde. Son kararnameyle birlikte bu şanını dünya çapında genişletti. An itibariyle otomobilden alınan vergiler konusunda dünyanın bir numarasıyız.
Yapılan son düzenlemenin amacı, en azından yapılan açıklamaya göre “ithalatı düşürüp yerli üretimi desteklemek” idi. Fakat düzenlemeyi incelemek buna inanmayı imkansız hale getiriyor. Malumunuz ÖTV bir süredir matrah kaynaklı sisteme geçildi. Yani her bir model vergi öncesi fatura değerine göre ÖTV sınıflandırmasına sahip oluyor. Kurlardaki artış sayesinde bu matrah değerleri imkansız vergi sınıflarına neden olabiliyor. Zaten düzenleme öncesinde de durum tam olarak buydu. motor hacmi 1600 cc’ye kadar olan araçların dahil olduğu yüzde 45’lik baz vergi dilimine giren model sayısı 5’in altına düşmüş, aynı hacim sınıfının pazarın önemli bir bölümünü oluturan kısmı ise yüzde 50 ve 60’lık vergi dilimlerine girer hale gelmişti. Düzenlemenin nadir iyi yanlarından bir tanesi olarak bu matrah sınıflandırmasındaki baremler 15 bin TL yükseltildi. Yani kurlar tekrar artıp araç fiyatları yükselene kadar bir kaç model daha yüzde 45’lik dilime girebilecek. Bu sayede kimi modellerin fiyatları yüzde 3 ile yüzde 6 arasında düştü. Fakat bu küçük güzelliğin arkası tam bir felaket. 1600 cc’ye kadar motor hacimli araçların en yüksek matrahlı kısmının ÖTV oranı yüzde 60’tan yüzde 80’e yükseltildi. Bu da tüketicinin cebinden yüzde 12’nin üzerinde daha fazla para çıkacağını gösteriyor. İlk etapta verginin sadece küçük hacimli motora sahip lüks araçları kapsadığı gibi bir intiba oluşmuş olabilir, fakat burada fiyatı yükselen araçlar aslında aile kullanımına en uygun ve lüks donanımlardan ziyade güvenlik donanımları açısından en zengin araçlar. Yani yapılan düzenlemeyle premium markaları tercih edenlerle birlikte daha güvenli araç satın almak isteyenler de cezalandırılmış oldu. Kurunun yanında yaşın yakılmasına daha iyi örnek çok az bulunur.
Bunun dışında zaten yüksek olan diğer motor hacim sınıflarına ait vergiler de daha da yükseltildi. 2000 cc’ye kadar olan otomobillerin vergileri, fatura bedeline göre yüzde 100’den yüzde 130’a ve yüzde 10’dan yüzde 150’ye çıkartıldı. 2000 cc üzerinde motor hacmine sahip araçlar içinse ÖTV matraha bağlı olmaksızın yüzde 160’tan yüzde 220’ye çıkartıldı. Zaten bu değer de dünya rekoru anlamına geliyor.
Bu artışların toplu taşıma araçlarını kullanmaktan kaçınmanın her zamankinden çok daha mantıklı olduğu küresel bir salgın döneminde yapılmış olması da ayrı bir sorun olarak akılda kalıyor.
Sonuç olarak bu ülke otomobil kullanıcılarının cüzdanına güvenmeye devam edecek.