Oldu olmadı, üretilecek üretilmeyecek, bugün çıkacak yarın çıkacak. Bütün bunların sonu geldi ve ikinci nesil Honda NSX metale bürünmüş halde karşımıza çıktı. Tasarım açısından söylenebilecek çok fazla şey yok. Günümüzde bir spor otomobilden ne bekleniyorsa o var karşımızda. Biraz sıradışı, biraz sinirli ve fazlasıyla keskin. Karoserin altındakilerse çok daha ilgi çekici.
Bu ilgi çekiciliğe geçmeden önce biraz NSX tarihinden bahsetmeliyiz. Böylece Honda’nın neden sıradan olanı seçmek yerine çok fazla uğraştığını daha rahat anlayabilirsiniz. Öncelikle kulağa çok hoş gelse de NSX ismi ancak bir Japon üreticiden bekleyebileceğiniz kadar soğuk bir isim. Açılım New Sportscar Experimental, yani kabaca bir çeviriyle yeni spor otomobil deneyi. Çok yaratıcı değil ama ilk nesil bu adın akıllara kazınması için yeterli oldu. Orijinal NSX bundan 15 yıl önce, 1990’da piyasaya sunuldu. Tıpkı bugün karşımızda duran otomobil gibi o da fazlaca uzatılmış ergenlik dönemi geçirdi. Sonundaysa piyasaya rakiplerinin hayallerinden bile ötesiyle çıktı. Alüminyum monokok şasinin kullanıldığı ilk seri üretim spor otomobildi. Ayrıca süspansiyon elemanlarında da alüminyum kullanılıyordu. Ortada konumlu motor 3,0 litrelik hacme sahip bir V6 idi ve 270 HP güç üretiyordu. Bu otomobil zamanının süper sporcularına meydan okuyordu ve Civic’i geliştiren mühendislerce geliştirilmişti.
Anlayacağınız tarihten gelen yük biraz ağır. Zaten yeni NSX’in hikayesinin bu kadar uzamasının nedeni de bu. Sonuçtaysa ortaya beklemeye değecek bir ürün çıkmış gibi görünüyor. NSX’in gövdesi yine alüminyum ağırlıklı üretilmiş. Aslında bu sefer alüminyum uzay kafesi üzerine yüksek dayanımlı çelik kullanımı söz konusu. Kabinin zemini karbonfiberden üretilerek burulma direnci yükseltilmiş.
Kabinin hemen arkasında, hacmi muhtemelen 3,5 litreyle 4 litre arasında bir yerlerde olacak olan motor uzunlamasına yerleştirilmiş. V şeklindeki motorun 6 silindiri birbirine 75 derecelik açıyla duruyor. Motor çift turbo beslemeye ve değişken supap zamanlama sistemine sahip. Buraya kadar her şey normal. Pek çoklarınız için gücün 9 vitesli ve çift kavramalı bir otomatikleştirilmiş manuel şanzıman üzerinden aktarılıyor oluşu bile ilginç gelmeyecektir. Hatta motorla şanzıman arasına bir elektrik motoru yerleştirilmiş olması ve bu motorun hızlanmalarda içten yanmalı motora destek olması bile o kadar da yenilikçi değil. NSX’in en ilginç özelliği ön tekerleklerinde. İki tane elektrik motoru ön tekerleklere güç vermek için hazır bekliyor. Fakat onların asıl görevi 4 tekerlekten çekiş sistemi yaratıp NSX’i çamurdan bataktan kurtarmak değil, tork vectoring yaparak viraj hızlarını arttırmak. Bunu ESP’nin yan işlevi olarak fren müdahalesiyle de yapmak mümkün ama elektrik motorlarının anlık ve aktif müdahaleleri çok daha etkileyici olacaktır. NSX’in toplam sistem çıkışı etkileyici: 581 HP güç ve 646 Nm Tork. Otomobilin lityum-iyon pilleri sadece geri dönüşüm enerjisiyle şarj edilecek, şimdilik prizden şarj ile ilgili bir açıklama yok. Onun yerine motorlar ve piller her zaman daha güçlü ve hızlı bir sürüş için kullanılıyor.
Honda NSX ülkemizde satışa sunuldu. Bilgi için tıklayın.