Önce yeni başlayanlar için kısa bir Supra özeti. Toyota’nın bu efsanevi markası aslında hayatına bir nevi Celica türevi olarak başladı. Bazı pazarlarda Celica diğerlerindeyse Celica Supra olarak anılan modeller 70’ler Japon tarzına uygun; biraz köşeli, biraz ilgi çekicilikten uzak ama karoserin altında da mühendislikle tıka basa doluydu. Japon otomotiv endüstrisinin zirveye doğru adım adım gidişinde de bu tarz araçların katkısı büyüktü. Ama Supra’nın Supra efsanesi haline dönüşmesi 1985’te yolunun Celica’dan ayrılmasıyla oldu. Celica artık önden çekişli ve tasarımıyla ilgi çekmeye çalışan nispeten daha sıradan ve alt tabaka Japon coupesine dönüşürken, Supra amiral gemisi, imaj lideri ve arkadan çekişli sporcu olarak kalmaya devam etti. Bu ilk gerçek Supra nesli, takvimlerin 1985’i gösterdiğini tekrar hatırlatalım, önde ve arkada çift kollu bağlantılar (üst kolları alüminyum) ve tamamı sıralı 6 silindirli, 2,0 ve 3,0 litrelik motorlara sahipti. En güçlü versiyon, turbo beslemeli 3,0 litrelik motoruyla 3.0 GT idi ve arka aksına tamı tamına 230 HP güç gönderiyordu.
Yeni Supra da sıralı 6 silindirli motora sahip. Fakat atasıyla ortak yönü bununla sınırlı. Malum devir yerden yüksek her türlü aracın devri ve coupe ya da cabrio gibi modeller de varolma mücadelesi içinde. Bu durum yeni modellerin geliştirme masraflarını bile çıkartamayacakları bir ortam oluşturuyor. Hal böyle olunca da BMW ile Toyota, eski bir birlikteliği bir adım ileri taşıma yoluna gitti. Yeni Supra nesli, BMW Z4’ün temeli üzerine yükseliyor.
Tasarım bunu rahatça yalanlıyor. Belki gereğinden fazla süslü, biraz Dodge Viper tarzı ama son dönem Toyota ilginçliklerine göre çok da garip olmayan tasarım, Supra’nın kuzu postunda kurt olmamak için çok çabaladığını gösteriyor. Umarız kurt postunda kuzu da değildir. Otomobilin dış tasarımında Z4’ten bu kadar ayrılması akıllara “hani masraflar çoktu, tasarıma bu kadar para varsa Toyota neden kendi Supra’sını üretmedi” sorusunu getirebilir. İç mekana geçildiğinde bu sorunun cevabı da otaya çıkıyor. Dış tasarıma o kadar büyük bütçe ayrılmış ki, Toyota kokpiti Toyotalaştıramamış. Bunun yerine BMW raflarından alınan parçaların belirgin bir düzene sahip olmadan kullanılmasıyla hiçbir BMW modeline benzemeyen ama Toyota olmadığı da çok belli bir kokpit ortaya çıkmış. En azından iDrive ve vites kolu için Lexus rafları kullanılabilirdi diye düşünmeden edemedik. Ama Japonlar’ın da bir bildiği vardır.
Karoserin atındaysa BMW içerikleri Toyota mühendisliğiyle kullanılmış. Bu noktada basın bülteniyle ilgili küçük bir ayrıntıyı da atlamayalım; Toyota bültende, Supra’yı övmek için karşılaştırma unsuru olarak bazı Lexus ve Toyota modellerini kullanmış. Buna göre Supra’nın burulma direnci Lexus LFA’den daha yüksek ve ağırlık merkezi de boxer motorlu Toyota GT86’dan daha alçaktaymış. Bunlarla Toyota mühendisliğine karşı BMW mühendisliğinin övüldüğünü düşünen bir tek biz olabiliriz.
Konumuza geri dönersek, Supra’nın kaputu altında 3,0 litrelik bir sıralı 6 silindirli yatıyor. Turbo ile aşırı beslenen bu motor, 340 HP güç ve 500 Nm tork üretebiliyor. Motor gücü arka aksa 8 vitesli otomatik şanzıman üzerinden aktarılıyor. Dahası, avrupa’da satılacak olan Supra versiyonları standart olarak yüzde 100 kilitli aktif arka diferansiyelle gelecek. Yani Toyota büyük gücün getireceği büyük sorumluluğun bilincinde. Supra 0-100 km/s hızlanmasını 4,3 saniyede tamamlıyor. Adaptif şasiye sahip aracın Sport modu seçildiğinde diferansiyelinden amortisörlerine kadar bir çok unsurun ayarı değişiyor ve ESP sisteminin de pist için özel bir modu bulunuyor.
Avusturya’nın Graz kentindeki Magna Steyr tesislerinde üretilecek olan Supra yaz aylarının sonuna doğru piyasaya sürülecek. Ama Türkiye pazarı için durumun ne olacağı şimdilik belirsiz.