Otomobillerin çok belirgin bir nesil döngüleri vardır. Sektör her 3,5-4 yılda tazeleme ya da genel deyişte makyaj ve her 7 yılda da tamamen yenilemeyle modellerini rekabetçi tutar. Bunun tabii ki istisnaları vardır: Yenilenmesi unutulmuş Fiat modelleri; Punto, Panda ya da 500 gibi uzun yıllar üretim bandında neredeyse hiç güncellenmeden kaldı. Ya da Volvo modelleri. Ortalama yaşam döngülerin 9 yıl civarında olan İsveç doğumlu modeller, uzun ömürlerini markanın durağan sayılabilecek algısına borçlu. Volvo hiç bir zaman devasa tasarım değişiklikleri yapmıyor. Son 20 yılın Volvo modellerinin tamamı birbirinin evrimleşmişi gibi ve her bir Volvo da Volvo’ya benziyor. Bu sayede de yeni modeller eskilerini yaşlı göstermediği gibi eski modellerin üzerinden geçen yıllar da çok belli olmuyor. Tabii bu durumda yapılan tasarımın zamansızlık başarısına bu kadar yaklaşmış olmasını ve her üretim yılı içinde yapılan ufak-tefek güncellemelerin önemini atlamamak gerekli. Örneklemek gerekirse bu yazıda bahsedeceğimiz XC90 10 yıldır yollarda ama üretilen ilk örneklerle son örnekler arasında yazılımlardan sürüş karakterine kadar pek çok konuda ciddi farklar bulunuyor.

Sonuç itibariyle XC90 bu uzun yaşamında yeni bir kapı araladı ve belki de bir bu kadar daha aramızda kalmaya devam edecek. Malum Volvo’nun elektrikli gelecekle ilgili çok keskin kararları var ve bunlar 2030’da devreye girdiğinde neredeyse tüm Volvo modelleri elektrikli olacak. Neredeyse kısmı, eğer ihtiyaç olursa diye yüzde 10’luk bir hata payından ibaret. Yani 2030’da Volvo satışlanının yüzde 90 ile yüzde 100 arasında bir kısmı tamamen elektrikli modellerden oluşacak. Bunun anlamı Tamamen elektrikli EX90 ile aynı anda satışta kalmaya devam edecek olan makyajlı XC90’ın da beklenenden uzun yaşayabileceği.

Bu uzun ömür beklentisi için model elden geçirilmiş ama genel boyutları, altyapısı ya da motor seçenekleri değişmeden kalmış. Tasarımda yaplan değişiklikler gerekli etkiyi uyandırabilecek gibi: Yeni modellerden alınan ve artık daha detaylı olan “Thor’un Çekici” temalı gündüz farları, çıtaları farklı düzlemlerde yerleştirilmiş ızgara, yeni ve daha sade tamponlar, yeni jantlar, yeni gövde renkleri gibi farklar kolayca farkedilecek olanlar. Bunun dışında örneğin arka kısımdaki yenilikler daha zayıf.

İç mekansa ilk bakışta sanki değişmeden kalmış gibi. Detaya inilinceyse bilgi-eğlence sistemi ekranının kokpite gömülü yerinden çıkartılıp göğsün üzerinde duracak şekilde tekrar yerleştirildiği görülüyor.

Bunun sebebi basit, eski tasarımın ekran büyüklüğünü sınırlaması ve artık ekran büyüklüğünün önemli bir pazarlama unsuru haline gelmesi. Bunun dışındaki yerleşimlerin çoğu değişmeden kullanılmaya devam ederken malzeme seçimleri elden geçirilmiş.

Yürüyen aksamda da önemli yenilikler mevcut Ön aksta artık çift kollu bağlantılar bulunuyor ve pasif-adaptif amortisörler standart olarak geliyor. Eğer daha fazlasını isterseniz de sürüşü her bir saniyede 500 kez kontrol eden yeni bir havalı süspansiyon sistemi isteğe bağlı donanım listesinde bulunuyor.

Mevcut motor seçeneklerinin çoğu değişmeden kalmış ama artık dizelin üretilmeyeceğini de atlamamak gerekiyor. Bunun dışında prizden şarj edilebilir hibritlerle XC90 eskiden olduğu gibi popülaritesini devam ettirebilir.