Ekim ayı verileri henüz açıklanmadı ama Eylül bile yeterince yıpratıcıydı. Yüzde 22 gerileyen satışlar nedeniyle gözler Ankara’dan gelecek bir desteği arıyordu. Bu durumun gerçek hayata yansımasıyla çok daha feci, bundan bir yıl önce makul fiyatlı olarak tanımladığımız modeller artık neredeyse yüzde 90’lık kesimin bütçesinin dışında kaldı. Sonuçta otomotiv önemli bir sektör, bir çok katma değeri olan, bir çok kişinin ekmeğini kazandığı bir alan olduğu için tabii ki destek geldi; 1 Kasım itibariyle geçerli olmak üzere ve 31 Aralık 2018’e kadar, silindir hacmi 1600 cc’yi geçmeyen otomobillerin ÖTV oranları 15 puan düşürüldü. Yani yüzde 45’lik dilime girenler yüzde 30, Yüzde 50’lik dilime girenler yüzde 35 oranında vergilendirilecek. Buna ek olarak hafif ticari araçlara uygulanan yüzde 18’lik KDV oranı da yüzde 1’e indirildi.

Peki bunun anlamı ne? Pek o kadar da etkileyici değil ama yine de hiç yoktan iyi olacak şekilde küçük hacimli motora sahip otomobillerin fiyatları yüzde 10-11 civarlarında azalmış oldu. İndirimin ÖTV indirimi oranında yansımaması matematiğin cilvelerinden biri. Fakat artan kur ve dolayısıyla artan fiyatlarla birlikte yüzde 10’lik indirim bile kimi modellerde 20 bin TL’ye varan indirimler anlamına gelebiliyor. Ticari araçlardaysa indirim oranı yüzde 15 civarına kadar çıkabilecek.

Bu noktadan sonra sorunun bir kısmının aşıldığı söylenebilir ama finansman asıl problem olarak kalmaya devam ediyor. Banka kredilerinin onay zorluğu ve yüksek faizleri gibi problemlerin nasıl aşılacağını ya da aşılıp aşılamayacağını zaman gösterecek.