Onlarla artık sadece şehirler arası yollarda karşılaşmıyoruz. Kentsel dönüşüm sayesinde tüm ara sokaklar şantiyeye dönüşmüş durumda ve her köşe başında devasa bir hafriyat kamyonuyla karşılaşmak çok olası. Kendi adıma onlarla yaşamaktan mutlu değilim. Peki onlar bizimle yaşamaktan mutlu mu? Bunu çok merak ettiğim için bir Scania’nın direksiyonuna geçme fırsatı sunulunca kaçırmadım ve trafiğe kapalı yollarda olsa bile 3 metreden fazla yüksekliğe, 2,5 metreden fazla genişliğe sahip bu aracı, hem de dolu bir damperli yarı dorseyle kullandım. Söze başlamadan önce, kimgecer.com otomobiller üzerine uzmanlaşmış bir yayın ve açık konuşmak gerekirse ağır vasıtalarla ilgili çok fazla bilgi ve tecrübeye de haiz değil. Bu nedenle bu yazıda paylaşılanlar sadece bir deneyim paylaşımı ve belki de bir otomobil sürücüsünün bir ağır vasıta sürücüsüyle empati kurabilmesinin yolunu açma denemesi. Yani bizi şaşırtan bir özellik çok genel bir ağır vasıta özelliği olabilir, bunun için şimdiden af diliyoruz.
1- Nedir?
G400, Scania’nın 3 temel modelinden orta seviyeli olanının, 400 HP güç ve 2100 Nm (evet tam iki bin yüz Nm) tork üreten 13 litrelik motora sahip versiyonu. G’nin dışında R ve P Serisi de var. Dahası bu 3 modelin, bir çok şasi, kabin, aks, motor, şanzıman ve hatta diferansiyel seçeneği var. İşin daha ilginci, kokpit bile uzun ya da kısa olarak seçilebiliyor, kaplamalarla kişiselleştirilebiliyor ve ambiyans ışıklandırmasıyla donatılabiliyor.
2- Binmek kolay mı?
G400’ün kabinine 3 basamakla çıkılıyor. Nereye basmanız ve nereye tutunmanız gerektiğini önceden hesaplamanız gerekli. Ama asıl sorun inerken yaşanıyor. Aşağıya geri geri inmeniz en iyisi ve bu sırada da alışkan olmak bakarak inmeye çalışmaktan çok daha iyi bir fikir.
3- Görüş açısı geniş mi?
İleriye doğru neredeyse sonsuzluk kadar geniş. Yerden neredeyse 2 metre yüksekte oturmak büyük avantaj sağlıyor. Ayrıca sağlıksız ruhlar buradan bakınca diğerlerini ezilebilecek karıncalar gibi görebilir. Fakat bu dev, kendi burnunun dibini göstermiyor. Kabinin tam önünde en az 2 metrelik bir alan sürücünün görüş açısından saklanıyor. Bu nedenle bu araçta tam 6 tane dış dikiz aynası bulunuyor. Fakat sağ önde duran bir araç, 20×30 cm alana sahip küçük bir aynadaki garip bir görüntüden ibaret. Yani sıkışık trafikte bir kamyonun önüne girmeyi düşünüyorsanız bundan hemen vazgeçin. Bir kamyonun sizi görmesi için onun 5 metre kadar önünde duruyor olmanız gerekli. Scania’nın bu zorluk için geliştirdiği bir kamera sistemi mevcut. Sağ dikiz aynasının üzerine yerleştirilen kamera bu ölü alanı müzik sisteminin ekranında gösteriyor. Aynı şekilde kabinin arkasını gösteren bir kamera da dorse takılırken manevralara yardımcı olabiliyor.
4- Kullanımı nasıl?
Bizim kullandığımız G400, Scania’nın Opticruise isimli otomatikleştirilmiş manuel şanzımanının iki pedallı versiyonuna sahipti. Aynı şanzımanın ağır iş koşullarında ilk kalkışta kullanılmak üzere debriyaj pedallı bir versiyonu da bulunuyor. Bu sayede G400’ün kullanımı oldukça kolay. Büyük direksiyon simidinin arkasındaki yumuşak süspansiyonlu koltuğa kuruluyorsunuz, sağ taraftaki küçük kolun üzerindeki çevirmeli düğmeyi D konumuna getiriyorsunuz ve gaza basıyorsunuz. Şanzıman şaşırtıcı derecede hassas kavrama yapıyor ve vites değişimlerini de, otomobillerde kullanılan kimi otomatikleştirilmiş manuel şanzımanlardan çok daha hızlı ve sarsıntısız gerçekleştiriyor. Büyük bir otomobilin genişliği 2 metreyi bulmazken G400’ün genişliği 2,5 metreyi geçiyor. Bunun anlamı normal şeride ancak sığdığı. Sağa çok fazla yanaşmamanız gerekiyor ve bu noktada direksiyonun beklenenden daha direkt çalıştığını farkediyorsunuz. Burada otomobillerle kıyas yapmak imkansız ama direksiyonu G400’den daha endirekt çalışan arazi araçları kullanmışlığım var. Direksiyonun hafifliği de kullanım kolaylığı sağlıyor. Bütün bunlara rağmen bu aracı kullanmak çocuk oyuncağı demek imkansız. Çünkü arkanızdaki dorsenin uzunluğuna göre bir kavşaktan dönmek bir geometri problemi çözmeye dönüşebiliyor. Geri geri manevra yapmayı denemedim bile, muhtemelen dorseyle çekiciyi birbirine kilitlemekten öteye geçemezdim.
5- Hızlı mı?
Tabii ki değil. G400’ün 12 ileri vitesi bulunuyor ve kalkıştan itibaren şanzıman, eğim durumuna göre neredeyse her 2 saniyede bir vites değiştiriyor. Bu nedenle 0-100 km/s hızlanma konusunda pek iddialı değil. Daha güçlü motora sahip versiyonların 160 km/s’nin üzerinde hızlara ulaşabildiğine dair bir iddia kulağımıza geldi ama bunu test etmek yasa dışı olurdu. Şanzımanın manuel değişim modu da var ve ister inanın ister inanmayın vitesleri direksiyondan değiştirebiliyorsunuz.
6- Frenleri nasıl?
G400’ün 3 farklı fren sistemi var. Ayağınızın altındaki pedalla akslardaki disk frenleri kontrol edebiliyorsunuz. Fren hissi muazzam ama yük altında bu sistem çok güvenilir değil çünkü hızlıca ısınabiliyor. Bunun için sol ayağınızın altındaki küçük bir düğme yardımıyla kontrol edilen motor ya da egzoz freni bulunuyor. Sistem temel olarak egzozu tıkayarak motorun boğulmasını ve bu sayede de çekiş tekerleğine ters güç aktarılmasını sağlıyor. Son olaraksa retarder, yani şaft freni var. Direksiyonun sağ tarafındaki silecek koluna benzeyen küçük kol, retarderin kademeli olarak devreye sokulmasını sağlıyor. Sistem, otomatik şanzımanların tork konvertörü benzeri iki tane palin, yağ basıncıyla birbirine bağlanmasıyla çalışıyor. Sistem devreye sokulduğunda şafta bağlı palle sabit pal arasındaki yağ basıncı arttırılıyor ve sabit palin kanatları nedeniyle şafta bağlı pal yavaşlıyor. Hareket enerjisi burada da ısıya dönüşüyor ama ısınan sadece yağ oluyor ve o da soğutma sistemi içinde hızla soğutulabiliyor. Bütün fren sistemleri kararlı ve etkili çalışıyor. Retarder daha çok eğimlerde hızı sabit tutmak için kullanılabilecek gibi görünüyor ama aslında fren gücü oldukça yüksek. Bu kadar çok sistem olmasına güvenip hız yapanların gerçek bir sorunla yüzleşmeye hazır olması gerekiyor. Boş çekicinin ağırlığı bile 7,5 tondan fazla ve fizik kuralları derki ağır kütlenin kinetik enerjisi daha yüksektir. Fren sistemlerinden bahsetmişken, Scania’nın da diğer kimi üreticiler gibi önünde bir engel algıladığında otomatik fren yapabilen bir sistemi var.
7- Konforlu mu?
Kabinin ses yalıtımı konusunda çok fazla atıp tutmamak gerekli çünkü 40 km/s hıza kadar sessiz olması 90 km/s hızla giderken de sessiz olacağı anlamına gelmez. Fakat süspansiyon konforu konusunda çok başarılı olmadığı söylenebilir. Özellikle hız tümseklerinden geçerken çok daha sakin olmasını beklediğiniz ön aks bile kabini fazlasıyla zıplatıyor. Tabii bu noktada hem kabinin hem de sürücü koltuğunun ayrı ayrı süspansiyon sistemine sahip olduğunu da atlamamak gerekli. Arka aks da darbeleri aynen yansıtıyor ama neyse ki en azından doluyken dorsenin darbe emişi iyi sayılabilir. Büyük kabinli versiyonlarda alan konusunda bir sıkıntınız yok. Dahası bu devin gayet güzel görünen bir yatağı bile var. Parasına kıyanlar ya da çalışanlarını seven patronlar sürücü koltuğunu ısıtmalı ve soğutmalı alabiliyor.
8- Sonuç
Kamyonlardan uzak durun, bırakın sizden önce geçsinler, arkanızdan hızla gelen bir tanesini görürseniz de o sizin üzerinizden geçmeden siz onun önünden çekilmenin bir yolunu bulun, kısacası yollardaki dev arkadaşlarımıza saygı göstermeliyiz.