5’le başladık 20’leri zorluyoruz. Gözün her an yolda olması gereken bir araç için mevcut ekran yarışı gerçekten çok tehlikeli ama tüketici beklentileri bu kadar karşılanması kolay bir yerde yoğunlaşınca üreticiler de kendilerini tutamıyor. Tabii bir de ekranların çözümü zor ve karmaşık bir sürü soruna basit bir çözüm sunduğu da bir gerçek. Mesela artan donanımların kontrolü için gereken onlarca düğme grubu, iri bir ekranla böyle bir sorun kalmıyor. Sonuçta bir ekran yarışı var ve Mercedes bu yarışa biraz ara vermeye niyetli. Yakında tanıtacağı elektrikli amiral gemisi EQS’te kullanılacak olan MBUX Hyperscreen, bu konudaki sesleri bir süre susturacaktır.
Ekran temel olarak aracın iki A sütununu boydan boya geçen tek parça bir yapı. Daha doğrusu 3 ekranın tek bünyeye toplanmış hali. Gösterge tablosu ekranına ikisi de OLED teknolojili merkezi ekran ve yolcu ekranı eşlik ediyor. Bu yapının içine havalandırma çıkışları da eklenmiş. Merkezi ekran ve yolcu ekranında çalışmayan pikseller kapatılarak güçlü bir siyah elde edilmiş. Bunun anlamını bilmeyenler için, bu tarz ekranların sorunu gerçek siyahı gösterememeleri ve bu nedenle de kontrastlarının yani parlak/karanlık farklarının düşük olması. Bu da grafiklerin etkileyiciliğini bir nebze düşürür ama Mercedes buna da çözüm bulmuş. Yolcu ekranı 7 kullanıcı için profil kaydedebiliyor ve eğer yolcu koltuğu boşsa da dekoratif grafikler gösteriyor.
Ekranda MBUX, yani Mercedes’in yeni öğrenebilen arayüzü çalışıyor. Bunun anlamı, monoton hayatınızın bir yapay zeka tarafından öğrenilebileceği ve bunun için öneriler ya da çözümler üretebileceği. Eğer bir nedenden ötürü haftanın aynı günü aynı saatlerde aynı kişiyi aramak gibi bir alışkanlığınız varsa ve bir gün bunu unutursanız, MBUX size hatırlatabiliyor. Ya da eğer bir yerde EQS’in havalı süspansiyonunu yükseltme ihtiyacı duyarsanız MBUX bunu bir sonraki sefer kendisi yapabiliyor. Sizin konuşma tarzınızı öğreniyor ve bir süre sonra da leb demeden leblebiyi anlayacak hale geliyor. Biraz yaratıcılıkla otomobilinizle aranızda özel bir dil bile geliştirebilirsiniz.
Dürüst olmak gerekirse bu saydıklarımız arasında pek etkileyici bir ayrıntı yok, evet bir kaç tane ekranı bir arada tutan bir yapı mevcut. Fakat işi sayılara dökünce kimilerinin ağzı açık kalabilir, zira bu ekranların arkasında ciddi bir çözüm karmaşası yatıyor.
- Öncelikle ekranların bir arada durduğu yapının uzunluğu 141 cm, ya da Charlie’nin Çikolata Fabrikası’nda çalışan Oompa Loompalar’dan bir karış daha uzun.
- Ekranların üzerindeki tek parça camın kıvrımlarını alabilmesi için 650 C dereceye ısıtılması gerekiyor.
- Ekran büyük ve dokunma alanı geniş olduğu için, kullanıcılar en önemli işlevlere doğrudan erişebiliyor. Yani herhangi bir menü katmanı geçmesi geremiyor. Bu nedenle ekran için Mercedes zero layer (sıfır katman) ifadesini kullanıyor.
- Ekran haptik geri bildirimler yapabiliyor, yani dokuduğunuz işlem gerçekleşirse parmak ucunuzda bir tepki hissedebiliyorsunuz. Böylece mesela gözünüzü yoldan ayırdığınız süre azalabiliyor. Dev gibi bir ekran kurulumunda bunu başarmak için 12 tane aktüatör kullanılmış. Sonuçta büyük ekran büyük sorumluluk getiriyor.
- Ekranın temizliğini kolaylaştırmak ve yansımalarını azaltmak için en üste iki katmanlı kaplama yapılmış. Ekranın kendisiyse çizilmeleri önlemek için alüminyum içeren bir kaplamaya sahip.
- Dev gibi bir ekranı, güçlendirilmiş camla birlikte yolcuların önüne yerleştirmek havalı ama en kötü senaryonun da düşünülmesi gerek. Kaza anında galip gelenin ekran değil insan kafatası olması için ekran programlı kırılma alanlarıyla üretilmiş.
- Sıra işlemci gücüne geldi: Merkezi işlemci birimi 8 çekirdekli yani işlem yapabilecek 8 ünitesi var. Bu işlemci gücü 24 GB RAM ile birleşince saniyede 48.4 GB RAM aralığı elde edilmiş. Bu yazının yazıldığı bilgisayarın bunların çok uzağında olması Hyperscreen’in işlemci gücü hakkında fikir verebilir.