Güçlü motorlar arkadan itiş gerektirir, arkadan itiş daha keyiflidir, gerçek sürücüler arkadan itiş tercih eder. Bunların hepsi safsatadan ibaret. Güçlü motorlar 4 tekerlekten çekişe ihtiyaç duyar, gerçekten güçlü motorlarsa çok daha fazla yere basma gücüne. Yoksa tek başına arkadan itişin yapabileceği bir şey yoktur. Arkadan itiş daha keyifli değildir çünkü artık arkadan itişli araçların süspansiyon geometrileri de önce önden kayacak şekilde ayarlanıyor. Arkadan kayma çok daha korkutucu olur ve elektronikle dizginlenmesi çok daha sert müdahale gerektirir. Gerçek sürücüler değil Youtube’da video izlemeyi ve daha önemlisi Youtube’a video yüklemeyi sevenler arkadan itiş sever.
Önden çekişse bugünlerde altın çağını yaşıyor. Gelişen elektronikler süspansiyon sistemlerinin üzerindeki fizik sınırları baskısını azaltıyor ve hem konforlu hem de keyifli sürüşler sunuyor. Şimdiyse önden çekişin temellerini bulanlara ve bize kazandıranlara minnetimizi göstermemiz için çok uygun bir zaman. Dünyanın ilk önden çekişli otomobili olan Citroen 7A ya da daha bilinen adıyla Traction Avant’ın tanıtılmasının üzerinden tam 80 yıl geçmiş.
Andre Citroen (üstte solda) firmanın kurucusu ve tüm icatların önünü açan kumarbazdı. Andre Lefebvre (üstte sağda) 7A’nın geliştirme ekibindeydi ve daha sonra DS’in de geliştirilmesinde rol oynadı. Flaminio Bertoni (altta) önden çekişli ilk otomobilin tasarımını yaptı.
Andre Citroen sektöre büyük farklılıklar kazandırmış ve bir çok teknolojinin altına ismini yazdırmış bir dahi, aynı zamanda Citroen’in kurucusu. 1929’da patlak veren Büyük Buhran Avrupa otomobil piyasasını da derinden etkilemişti ve Citroen de krizden çıkışın yolu olarak ekonomik olarak daha verimli bir otomobil olduğunu düşünüyordu. Verimliliği arttırmanın yoluysa, aktarma organlarını tek bir bölgede toplayıp aracın geri kalanını kullanım için ayırmaktı. Bunun dilimize çevrimi önde konumlu motor-önden çekiş kombinasyonu.
Bugün yolda karşılaştığınız otomobillerin neredeyse tamamı bu yerleşime sahip ama 1933’te bu daha önce hiç denenmemiş bir yerleşimdi. Citroen bu karmaşık iş için kendi gibi çılgınlığın kıyısındaki bir mühendis olan 37 yaşındaki Andre Lefebvre’yi görevlendirdi. O da kendi ekibini kurdu. Tasarım içinse İtalyan bir heykeltraş olan Flaminio Bertoni görevlendirildi.
Ekip öyle bir iş çıkardı ki sonuçta ortaya dünyanın sadece ilk önden çekişli otomobili değil, modern otomobilin çerçevesi çıktı. Sadece 12 aylık çalışmanın ardından 1934 yılında yollara çıkan 7A, hidrolik frenlere (o zamana kadar kablolular kullanılıyordu), şasiye ihtiyaç duymadan kendi kendini taşıyan monokok gövdeye, arka aksında torsiyon çubuğuna, hidrolik amortisörlere ve senkromeçli (3 vitesli) manuel şanzımana sahipti. Bugün kompakt sınıftaki pek çok model de 7A’nın teknolojilerinin biraz daha süslenmiş ve bir hayli geliştirilmiş halini kullanıyor.
7A bütün gövdesini tüketicinin kullanımına sunabiliyordu. Çağdaşları gibi otomobili boydan boyu geçen bir şafta sahip değildi ve şasisi de olmadığı için büyük karoserine karşın nispeten küçük bir motorla yetinebilecek ağırlıkta kalabiliyordu. Bu kadar büyük ilerlemeyi sağlayan ve oldukça da başarılı olan model ne yazık ki Citroen’in Andre Citroen’in elinde kalmasını sağlayamadı. Sonuçta firma Michelin’le başlayan yeni sahipler döngüsüne girdi ve bugün Peugeot ile ortak olduğu PSA’nın çatısı altında ama Çinli bir sanayi devinin nakit desteğiyle varlığını sürdürüyor. 7A’nın geliştirme ekibiyse başarısını devam ettirdi. Andre Lefebvre daha sonra DS’in de geliştirilmesinde rol oynadı. Şimdi biraz zamanınızı ayırıp sayfanın altlarına doğru inin ve Citroen Traction Avant’ın arşivlerden çıkan fotoğraflarıyla yüzyılın ilk yarısına göz atın.
