Yerden yüksek araçlar konusu artık bir fenomene dönüşmüş durumda. Yakında bu tarz aracı olmayan kalmayacağı gibi sadece bu tarz araçları üreten büyük üreticilerden de bahsedebileceğiz. Bu durumda kimsenin arkada kalmaması için çabalar da devam ediyor. İngiliz spor otomobil üreticisi Aston Martin de sürüye katılanlar arasında. 106 yıllık tarihinin ilk SUV’unu tanıtan Aston Martin, böylece Aston Martin keyfine açık olan ama sıkışık yaşam tarzına karşı olanları tavlamaya çalışacak. Bu sayede de yıllar önce Porsche’nin Cayenne’le yaptığı gibi Aston Martin’in de kasası nakitle doldurulabilecek ve belki de köklü markanın yaşama tutunması sağlanacak. DBX bütün bu sorumluluğu tek başına taşıyan model olarak tanıtıldı.
Aslına bakarsanız yakın geçmiş SUV açısından bolca açılıma sahip. Bentley Bentayga, Lamborghini Urus ve Rolls-Royce Cullinan gibi modeller lüks SUV sınıfına giriş yapıp ortalığı kasıp kavurdu. Bu araçların en belirgin ortak özelliğiyse göz kanatacak kadar çirkin olmaları. Bu araçları tasarlayanların tek derdi, markaların geleneklerini yerden yüksek araçlara taşımak. Fakat markaların gelenekleri SUV mantığından o kadar uzak ki, ortaya dengesiz tasarımlar çıkıyor. Yere yakın ve alçak tavanlı bir Bentley Continental ne kadar güçlü görünüyorsa, aynı tasarımı yerden yüksek yapı ve bir SW kabalığıyla birleştiren Bentayga o kadar dangesiz görünüyor. Bu noktada Aston Martin’in hakkını yemeyelim. Spor otomobillerindeki karakteristik özelliklerini DBX’te çok büyük başarıyla birleştirmiş. Havalı burun tasarımı, şık ve hoş bir kuyruğa sahip arka tasarımı ya da ebatlarına göre makul kalan jant/lastik kombinasyonları gibi detayları çok hoş. Tek sorun DBX’in bir kaç ay önce tanıtılan Ford Kuga’nın neredeyse tamamen aynısı olması. Bu büyük bir şanssızlık, zira Aston Martin Ford bünyesi atındayken ikonik ızgara tasarımı Ford tarafından da kullanılmaya başlanmıştı ve Kuga da tam olarak bu tasarıma sahip. Ne yazık ki Kuga DBX’ten önce tanıtıldığı için ilk başta tasarımı alıntılayan sanki tasarımın asıl sahibiymiş gibi bir algı oluşturabiliyor. Neyse ki bir DBX fiyatına 4-5 tane Kuga satın alınabileceği için bu kıyaslama çok uzun soluklu olmayacaktır.
DBX’e geri dönecek olursak, 5,04 metrelik uzunca bir SUV olan DBX’in aks mesafesi de 3,06 metre. Yani büyük SUV sınıfına ait bir araçtan bahsediyoruz. Bunun bir sonucu olarak DBX size diğer Aston Martin modellerinin asla sunamayacağı bir şey sunuyor: Her eşyanız için bolca yer. 632 litrelik bagaj hacmi oldukça iyi bir değerken, bu bölümü isterseniz av malzemeleriniz isterseniz de köpekleriniz için daha uygun bir hale getirebiliyorsunuz. Dahası Britanyalı aristokratların çok sevdiği bagaj kapağının altında yağmurdan korunarak etkinlik izleme geleneği için, bagaja iki koltuk bile yerleştirebiliyorsunuz.
İç mekan, ilk yayınlanan fotoğraflar için seçilen garip renklerin arasında yüksek kalite kokusuna sahip görüntüsüyle etkileyici. Malzemelerin kaliteli detay işçiliği zaten Britanya lüks otomobil gelenekleri için olmazsa olmaz. Tabii her şey geleneklerle çözülmez, devir teknoloji devri. Bu teknoloji de tanıdık bir kaynaktan geliyor. Yazının devamında adını tekrar tekrar anacağımız Mercedes, Aston Martin’e teknik destekte sınır tanımamış ve MBUX isimli arayüzünü İngiliz markanın kullanımına sunmuş. Sistem 10,25 inçlik mekezi dokunmatik ekran ve 12,3 inçlik gösterge tablosu ekranıyla çalışıyor. Ayrıca yine Mercedes’ten tanıdık touchpad ve çevirmeli düğme birlikteliği de ekrana kumanda etmek için kullanılabiliyor. Kokpit bu kumanda biriminin dışında da bir iki tane Mercedes içeriğine sahip.
Alman marka anması bitti sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Zira DBX’in kaputu altında da yıldızlı güç ünitesi yer alıyor. AMG imzalı, çift turbo beslemeye ve 4,0 litre hacme sahip V8 motor, tıpkı DB11 ve Vantage gibi DBX’te de kullanılıyor. 550 HP güç ve 700 Nm tork üretebilen motor, 2,2 tonluk DBX’i rahatça hızlandırmaya yetecektir. Güç Mercedes imzalı 9 vitesli otomatik şanzıman üzerinden, yine Mercedes imzalı 4 tekerlekten çekiş sistemine aktarılıyor. Bu 4 tekerlekten çekiş sisteminde aktif bir orta diferansiyelin yanısıra sınırlı kaydırmalı bir arka diferansiyel de sunuluyor. Yani gücün anlık olarak ön ve arka aks arasında dağıtılmasının yanısıra hangi arka lastiğe gönderileceği de seçilebiliyor.
DBX’in önde çift kollu arkadaysa çok kollu bağımsız süspansiyon sisteminde 3 odalı havalı süspansiyon sistemi kullanılıyor. Dahası sistemin takla çubukları 48V elektrik sisteminin yardımıyla aktif olarak kontrol edilebiliyor. Aracın yükseklik 45 mm arttırılabildiği gibi 50 mm de azaltılabiliyor. Her bir tekerleğin hareketi anlık olarak takip edilip, seçilen sürüş moduna göre ya hareketleri sınırlandırılıyor (hızlı sürüşlerde gövde hareketleri durduruluyor) ya da daha fazla hareket etmesi sağlanıyor (arazi sürüşlerinde tekerleğin artikülasyonu arttırılıyor). Bütün bunlar Mercedes’in GLE’nin son neslinde kullandığı aktif süspansiyon sistemini hatırlatıyor ama sistem Aston Martin bünyesinde ve Bilstein’ın desteğiyle geliştirilmiş. Yani DBX’in yere sağlam basmaması için herhangi bir sebep bulunmuyor.