Jaguar kibirli bir milletin çok sevdiği çocuğu gibi. E-Type’la tüm otomobil severlerin gönlünde kendine yer açtı ve o yerde yıllarca çok önemli işler yapmadan oturdu. Bu arada şanını gölgeleyen girişimlerde de bulundu. Örneğin Ford Mondeo’nun Jaguar logolu versiyonu olan X-Type bilinmeyen bir nedenden ötürü Mondeo’dan daha kötü bir otomobildi. Ya da XJ gibi bir lüks sedan Alman rakiplerine ancak uzaklardan bakabiliyordu. Bugüne durum çok farklı. Hintli Tata’nın Jaguar-Land Rover’ı Ford’dan satın alması sonrasında eski sömürgelerden akmaya başlayan taze parayla Jaguar ayağa kalktı ve tekrar iddialı modeller geliştirmeye koyuldu. Aynı akımın bir parçası olarak Jaguar ve Land Rover’ın aynı temsilciye bağlanması da kararlaştırıldı. Sonuç olarak modern ve iddialı otomobiller üretmeye başlayan Jaguar, lüks otomobil satışı konusunda uzman Borusan Otomotiv’in ellerine teslim edildi. Yani artık trafikte daha fazla Jaguar görebileceğiz çünkü Borusan tahmin edilebileceği üzere eski temsilci Ortaklar Otomotiv’den çok daha saldırgan bir pazarlama stratejisi izleyecektir. Bu tarihin en uzun girişinden sonra Britanyalı üreticinin lüks sedanından bahsetmeye başlayabiliriz.
1- Nedir?
Jaguar’ın lüks sedanı. Boyutları Mercedes S Serisi ile neredeyse aynı. Kısa şasili versiyonu 5,13 metre uzunluğa ve 3,03 metrelik aks mesafesine sahipken uzun şasili versiyon 5,25 metrelik uzunluğa ve 3,16 metrelik aks mesafesine sahip. Alüminyumdan üretilen karoser sayesinde ağırlığı benzer bir S Serisi versiyonundan neredeyse 200 kg daha düşük. Bu sayede de bir zamanlar 2,0 litre hacimli bir benzinli motora bile sahip olmuştu. Güncel XJ, Jaguar’ın geleneksel tasarımından uzaklaştığı ilk model olma unvanına sahip.
2- İç mekanı nasıl?
Beklendiği üzere gerçekten sıradışı bir lüks hissine sahip. Ahşap kaplamaların kalitesi, derilerin kokusu bu sınıf için çok normal görülebilir. Fakat kokpitin klasik bir mobilyayı andıran çizgileri fark yaratıyor. Lüks sınıfta uzun zamandır Alman soğukluğunu hissetmeye alışmıştık ve XJ’nin iç mekanı soğuk bir kış günü metal yerine ahşap korkuluğa dokunmak gibi hissettiriyor. Özellikle kapı panellerinde kullanılan ahşap kaplamanın bütün kokpiti sarması şık bir tasarım oyunu. Bunun dışında kalan bölümlerdeyse Almanların soğukluğunu arayabilirsiniz. Eğer bir S Serisi’nin ya da bir Audi A8’in direksiyonunda oturuyorsanız ekranların çözünürlüğü daha iyi ve direksiyondaki düğmelerin ergonomisi biraz daha özenli olurdu. Arka koltuktaysa ilginç bir darlık hissi var. Eğimli tavan çizgisi baş mesafesinden çalmıyor ama Alman triosunun arka koltuk ferahlık hissi çok daha yüksek. Bunun dışında bu bölümün XJ’nin gerçek sahibi için hazırlandığı hemen hissediliyor. Arka koltuklar elektrikli ayar mekanizmalarıyla donatılabiliyor ve uzun yolculuklar için kendinize daha konforlu bir pozisyon ayarlayabiliyorsunuz.
3- Motor nasıl?
3,0 litrelik bir V6’nın superchargerla donatılmasından nasıl bir motor çıkabilir ki? Güçlü, hem de çok güçlü. 340 HP güç ve 440 Nm tork üreten motor, rölantiden itibaren kızgın bir çubukla dürtülüyormuş gibi güç üretiyor. Egzoz gazlarından güç alan ve bu nedenle de gerçek performansını göstermek için motorun üst devirlere çıkmasını bekleyen turbonun aksine supercharger motora bir kayışla bağlı ve motor çalıştığı sürece etkisini hissettirebiliyor. Böylece de hem devirlenmeyi seven hem de her devirde gücünü gösterebilen bir motor elde edilmiş. Eğer aklınıza bu kadar iyiyse neden herkes turbo yerine supercharger kullanmıyor gibi bir soru geldiyse hemen cevaplayalım: Motora bağlanan her bir kayış yakıt tüketimini yükseltir. Ve eğer motora kayışla bağlı bir pervane ekleyip yüksek basınçlı hava pampalayacaksanız motorun bu pervaneyi döndürmek için de bolca güç harcaması gerektiğini hesaba katmalısınız. Yani supercharger motorun ürettiği gücün bir kısmını kendisi için harcar.
4- Sürüşü nasıl?
Beklediğimizden çok daha iyi. Açıkçası Land Rover modellerinden edindiğimiz izlenimle XJ’nin sürüşünün biraz kuru ve hatta fazlasıyla dinamizm odaklı olmasını bekliyorduk. Fakat XJ sınıfının gereklerini bundan çok daha iyi anlamış durumda. Süspansiyon sistemi darbeleri emmekte başarılı olmasının yanında çevik de denilebilecek bir sürüş sağlıyor. Direksiyon sistemi de bir coupede kullanılabilecek kadar iyi. Tabii bütün bu verilerin arkasında önemli bir etken yatıyor. 3,0 litrelik motora sahip uzun şasili bir Jaguar XJ tartıda sadece 1760 kg geliyor. Yani XJ’nin boş ağırlığı kimi orta sınıf sedanlarla benzer. Bunun bir diğer getirisi de motorun sağladığı performansta ortaya çıkıyor. XJ’nin V8 silindirli çok daha güçlü motor seçenekleri de var ama bu baz benzinli bile XJ’nin 0-100 km/s hızlanmasını 5,9 saniyede tamamlayıp sınırlandırılmış son hızı olan 250 km/s’ye ulaşmasına yetiyor. Yolda da nefesi asla kesilmeyecekmiş gibi hissettiriyor ve 8 vitesli şanzımanın oranlarını adeta kemiriyor. Baz benzinli motordan bahsetmişken; Türkiye pazarı için bir değişiklik olur mu bilinmez ama kısa bir dönem ürün gamında yer alan 2,0 litrelik benzinli motor artık üretilmiyor. Bu çok yazık çünkü Range Rover Evoque’tan tanıdık bu motor, 240 HP’lik güç ve 340 Nm’lik tork verisiyle XJ’ye tatmini ediciden çok daha iyi performans değerleri sağlayabiliyordu.
5- Sonuç
Eğer katıldığınız davette aracınızı daha rahat bulmak istiyor ama ne lüksten ne de prestijden feragat etmek istemiyorsanız Jaguar XJ tam aradığınız otomobil olabilir. Almanların keskin bir egemenlik kurduğu bu sınıfa farklı bir lezzet ve farklı bir görüntü kazandırıyor ve tüm özellikleriyle lüks sınıfın gereklerini yeterince iyi karşılıyor.