Dacia’nın kimliğinin önemli bir parçası Duster’dan oluşuyor. Kompakt sınıfa ait bu SUV, makul fiyata makul beklentileri çok başarılı bir şekilde karşılıyor ve bu da tüketicilerde gayet iyi karşılık görüyor. Duster bulunduğu her hazarda çok başarılı, dahası bunu neredeyse ilk günkü teknolojisiyle bugünlere kadar getirdi. İlk neslin ardından ikinci nesil olarak anılan ama özünde ağır bir güncelleme operasyonu olan ikinci nesil tam da bu nedenden pek uzun ömürlü olmadı. Şimdi yine yeni yenide Duster zamanı.

Yeni neslin en önemli farklılığı modern altyapısı. İlk tanıtıldığında Renault 19’a kadar uzanan maziye sahip bir altyapı üzerinde yükselen Duster, yeni nesliyle birlikte hem Sandero ve Jogger gibi Dacia modelleri hem de Clio ve Captur gibi Renault modelleri tarafından kullanılan CMF-B altyapı üzerinide yükseliyor. Bu yeni altyapı, özellikle elektronik kullanımı konusunda Duster’ın elini güçlendirecek. Bunun dışında otomobilin boyutları çok değişmeden kalmış. 4,34 metrelik uzunluğu selefinden sadece 2 cm daha fazlayken 2,66 metrelik aks mesafesi 1,5 cm daha kısa.

Tasarım konusundaysa Dacia felsefesinin dışına çıkılmış gibi. Öncelikle bu felsefeyi açıklamak gerekirse; Dacia az vaatte bulunup vaatlerinin tamamını yerine getiren ve hayal kırıklığı yaratmayan bir marka olma iddiasında. Tasarımların bu felsefede ne kadar büyük önem taşıdığı ortada. Sonuçta dışardan bakıldığı ilk anda bir modelin sunabilecekleri hakkında fikir edinmek mümkün. İşte tam olarak da bu nedenle Dacia modelleri pek albenili olmayan tasarımlar, süslerden arındırılmış karoserler ve olması gereken gibi olan bir görünümle gelir, ya da gelirdi. Yeni Duster nesliyle güçlü bir arazi aracı olmak ister gibi kaslı ve belki biraz da gösterişli. Kaputta tekerlek üzerindeki kabartılar orta bölümde alçalırken, tam motorun üzerinde bir kabartı bulunuyor. Bu tür tasarımlara Power Dome, yani Güç Kubbesi adı veriliyor ve eskiden sıradan bir modele uygulanan, alışılmadık büyüklükteki bir motoru kaputun altına sığdırmak için kullanılırdı. Duster’ın tabii ki alışılmadık büyüklükte bir motoru yok ama belki beklenti yaratma konusunda marka geleneğini bozuyordur. Bunun dışında şişkin çamurluklar arka tarafta abartılı hale geliyor ve Duster’ın genel hatlarında hafif  bir Muscle Car ezgisi oluşuyor. Duster’ın yerden yüksekliği önden çekişli versiyonlarda 20,9 cm iken 4 tekerlekten çekişli versiyonlarda 21,7 cm.

İç mekandaysa daha Daciavari bir hal var. Köşeli kokpit hatları, üst donanımlarda gelen 10,1 inçlik ekran ve dijital gösterge tablosu önemli bir fark yaratsa da malzeme seçimleri Jogger’dan çok daha farklı değil. Bu arada baz donanımda, yine Jogger/Sandero ikilisinde olduğu gibi bir dokunmatik ekran olmayacak ve akıllı telefon üzerinden kullanılan uygulama kullanıcılara alternatif olarak sunulacak. Genel yaşam alanları gibi 472 litrelik bagaj hacmi de selefiyle benzer.

Motor seçenekleri konusundaysa tamamen yeni bir tablo var. Öncelikle dizel motor ürün gamından kaldırıldı. Sonuçta yeni yelpaze 100 HP güç üreten 1,0 litre benzinli, 130 HP güç üreten 1,2 litre hacimli benzinli ve 140 HP güç üreten 1,6 litre hacimli benzinli motora sahip bir hibritten oluşacak. 1,0 litrelik motor ECO-G yani fabrikasyon LPG sistemine, 1,2 litrelik TCe 130 motorsa 48V mild-hibrit sistemine sahip. ECO-G sadece önden çekişle sunulacakken TCe 130 4 tekerlekten çekiş sistemiyle de alınabilecek. Hibrit versiyon dışındaysa otomatik şanzıman, en azından ilk etapta sunulmayacak.